Konumuz, canımı sıkma sebepleriniz!

Sesinize ve görüntülerinize takılmak zorunda olmasaydım keşke…

Sıradan, samimiyetsiz ve çoğunlukla ikiyüzlü cümleleriniz yüzünden oluşan bu gürültü, canımı sıkıyor. Sırf bu sebeple kulaklarıma, müzik tıkıyorum. Bu çözümü bulduğumda henüz ergen bile değildim ve kulaklığım ve müzik kaynağım olmadan asla adım atmam ama konumuz bu değil.

Konumuz, canımı sıkma sebepleriniz! Etrafınıza karşı iyi, mutlu, sevgi dolu, değerli bir insan gibi görünmeye çalışmaktan yorulmadınız mı? Neden sürekli oyun oynuyorsunuz? Hayatınızın tek bir gününde bile ‘gerçek’ olmaya niyetlenseniz? Olmuyor mu? Olmuyor, evet. Hem zaten gerçek halinize kim ‘bakar’ ki? Yalnız gebermenin korkusuyla; aciz ve sefil tiyatrolarınızı sergiliyorsunuz. Birileri etrafınızda olmalı, size, ne kadar tatlı ve eşsiz bir insan olduğunuzu (muhtemelen yalan), dünyanın siz olmadan ne kadar da boş ve anlamsız olduğunu (kediler dururken üstelik) ve daha bir sürü yalan söyleyip durmalılar. Eh! Bugün onlar, yarın siz. Birbirinize -sırasıyla- övgüler düzmeli, tüm kutsal anlarınızı fotoğraflamalı ve paylaşmalı, dijital mektuplar yollamalısınız. Yoksa ne halt edersiniz!

Ah canlarım benim, hepiniz o kadar tatlısınız ki… Hepinize tek tek selam ederim.

Her neyse… Ben kim miyim? Boşverin beni. Küfürbaz, sevgisiz, soğuk, sessiz, sert ve oyun oynamayı beceremeyen gereksizin tekiyim. Size kendimi anlatmak istemiyorum çünkü konuşmayı sevmiyorum. Özellikle yabancılarla konuşmaktan hiç hoşlanmıyorum.

Gidip kedi sevmeliyim… Belki biraz da şarap içerim.

Şimdilik bu kadar yeter.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir